25.07.2008

Nedir bu Akdeniz?


(Akdeniz,Fernand Braudel,s.9-12)

"...gemiler yol alır; dalgaların şarkıları sürer gider... ve biz yine, onlara göre, zamanın dışında olduğumuzu farkederiz... geçmişin ve bugünün sürekli karşılaşması, birinden ötekine sürüp giden bir geçiş, açık yürekle çağrılan iki sesli, sonsuz bir türküdür...

Nedir bu Akdeniz? Binbir şeyin hepsi birden, bir manzara değil sayısız manzaralar. Bir deniz değil, birbirini izleyen birçok deniz. Bir uygarlık değil, birbiri üzerine yayılmış birçok uygarlık..."

Diyor yazar Fernand Braudel. 1902-1985 yılları arasında yaşamış, Fransız tarihçi... Ne de güzel dile getirmiş Akdeniz'i ve ne güzel bir soru sormuş kitabında. Yukarıdaki parça yazarın Akdeniz adlı kitabının tanıtım yazısından. Çok etkilendiğimi belirtmeliyim. Akdeniz'i seven ve sevdiği Akdeniz'de olan biri olarak kitabını çok merak ediyorum ve şimdiden bir solukda okuyabileceğimi hissediyorum. Okur okumaz içinden sevdiğim kısımlarını sizlerle takrar paylaşacağım. Şimdilik tanıtım yazısından bir parça daha; Lucien Febvre'ye ait bir paragraf:

"Lucien Febvre şöyle yazar: "Onun Doğu Akdeniz gezisine şimdi çıktığını düşünüyorum. Şaşıp kalacağı ne kadar çok şey olurdu! Bu koyu yeşil yapraklı bodur ağaçların, altın renkli meyvelerini, portakalları, limonları, mandalinaları, ömründe gördüğünü hatırlamıyordu. Elbette, çünkü bunları Araplar Uzakdoğu'dan getirdiler. O acayip tuhaf görünüşlü, saplarında çiçekler açan, kaktüs, frenk inciri gibi yabancı adlar taşıyan dikenli bitkiler; onları da ömründe görmemişti. Elbette, çünkü bunlar Amerikalı'ydı. Yunanca ökaliptus adını taşıyan soluk yapraklı bu kocaman ağaçlarla hiç karşılaşmamışdı. Elbette, çünkü bunlar Avustralyalıydı. Serviler derseniz Acem kökenli. Bunlar işin dekorla ilgili yanı. Ya besinler, süpriz süpriz üstüne: Peru'dan gelen domates, Hint kökenli patlıcan, Guyana biberi, Meksika mısırı, arapların hediyesi prinç; fasulyeden, patatesden, Çin dağlarına inip İran tabiyetine geçen şeftaliden tütünden hiç söz açmayalım. Bugün portakal ağacından yoksun bir Riviera, servi ağaçları olmayan bir Toscana, baharat satılmayan bir çarşı düşünebilir miyiz hiç? " (Lucien Ferbvre, Annales, xıı, 29)




Hiç yorum yok: